İslam ceza hukuku - Vikipedi

İslâm ceza hukuku (şeriata göre ceza hukukudur. Fıkıhta Ukubat başlığı altında ele alınır. Açıkçası, İslam hukukunun ayrı bir "ceza hukuku" külliyatı yoktur. Suça bağlı olarak suçları üç farklı kategoriye ayırır - Had ("Allah'a karşı suçlar",[1] cezası Kuran ve Hadislerde sabittir, Kisas işlenen suça denk ceza verilir Kuran ve sünnet ile belirlenmiştir. Tazir (cezası Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen ve hükümdarın veya Kadının, yani hakimin takdirine bırakılan suçlara verilen cezalar.[2][3][4] Bazıları dördüncü kategori olan Siyasah'ı (hükûmete karşı işlenen suçları) [5] eklerken diğerleri bunu Hadd veya Tazir suçlarının bir parçası olarak görüyor.[6][7]

Geleneksel şeriat mahkemeleri, modern Batı mahkemelerinin aksine, toplum adına jüri veya savcı kullanmaz.[8]

Uygulamada, İslam tarihinin ilk dönemlerinden beri ceza davaları genellikle hükümdar tarafından idare edilen mahkemeler veya yerel polis tarafından şeriatla yalnızca gevşek bir şekilde bağlantılı prosedürler kullanılarak ele alındı. Modern çağda, şeriata dayalı ceza yasalarının yerini büyük ölçüde Avrupa modellerinden esinlenen kanunlara bıraktı, ancak son yıllarda birkaç ülke İslamcı hareketlerin artan etkisi altında İslami ceza hukukunun unsurlarını yasalarına yeniden dahil etti.

Suçun ispatı / Şahitlik kuralları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Hukukun tesis edilmesinde en önemli belirleyicilerden birisi olan, kimlerin şahitliğinin kabul edileceği, kimlerin şahitliğinin kabul edilmeyeceği konusu, şeriat hukukunda en önemli konu başlıklarından birisidir:

Had cezaları gerektiren suçların ispat edilmesinde, vasiyet ve boşanma davalarında ayrıca diğer konularda kadınların şahitlik hakları erkeklerden farklıdır. Bu tip konuların şahitliğinde en az bir tane erkek bulunması koşuluyla 1 erkek + 2 kadın şeklinde kadınların şahitliği kabul edilmiştir.[9][10]

"Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu, kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir..." (Bakara suresi, 282)

Büyük günah işleyen ve dinde fâsık olarak tanımlanan kişilerin eylemlerine karşılık gelen had ve tâzir cezalarının yanında şahitlikleri de geçersizdir.

Tâzir cezalarında suçun kanıtlanması, şahitlik ve ispat gibi zorunluluklar bulunmamaktadır.[11]

Geleneksel İslam hukuku, suçları Tanrı'ya ve insana karşı işlenen suçlar olarak ikiye ayırır. İlki, Allah'a haddini veya 'sınırlarını' ihlal edilen suçlar. Bu cezalar Kuran tarafından ve bazı durumlarda Sünnet tarafından belirlenmiştir.[12][13] (Ayrıca bakınız: Kur'ancılık.) Had cezalarını gerektiren suçlar , zina (yasadışı cinsel ilişki), temelsiz zina suçlamaları (kazif) [14][15] sarhoş edici madde tüketme, eşkiyalik bazı hırsızlık türleridir.[16][17] Hukukçular, yasal bir İslami hükümdara karşı irtidat ve isyanın had suçları olup olmadığı konusunda farklı görüştedir.[18]

Had cezalarına, halka açık kırbaçlamadan alenen taşlanmadan, ölüme, ellerin kesilmesine kadar varan cezalar verilir [19] Had suçları mağdur veya devlet tarafından affedilemez ve cezalar uygulanmalıdır.[20] Bununla birlikte, bu cezalar için kanıt niteliğindeki şartlar çoğu zaman imkansız derecede yüksekti ve pratikte nadiren uygulanıyordu çünkü İslamiyet'te insanlara birbirlerinin kusurlarını örtmeleri emredilir başkaların kusurlarını araştıranlar şiddetli şekilde kınanır.[13] Örneğin, zina ve hırsızlık için had gerekliliklerini yerine getirmek, itiraf olmaksızın neredeyse imkansızdı üstelik başta suçunu itiraf eden kişi eğer ceza uygulanırken ikrarından dönerse ceza uygulanmaz. Bir hadise dayanarak hukukçular, had cezalarının en ufak bir şüphe veya belirsizlikle uygulanmamasını şart koşmuşlardır.[21] Sert had cezaları, yerine getirilmek yerine Tanrı'ya karşı işlenen suçların ağırlığını caydırmak ve iletmek amacındaydı.

19. yüzyılda şeriata dayalı ceza yasalarının yerini, Arap yarımadası gibi özellikle muhafazakar bazı bölgeler dışında, İslam dünyasının hemen hemen her yerinde Avrupa modellerinden esinlenen kanunlara bıraktı.[22] 20. yüzyılın sonlarındaki İslami canlanma, şeriatın tam olarak uygulanması için İslamcı hareketlerin çağrılarını beraberinde getirdi. Had cezalarının eski haline getirilmesi, Kuran kökenli olmaları nedeniyle bu gruplar için özel bir sembolik öneme sahip olmuştur ve savunucuları, uygulamaları üzerindeki katı geleneksel kısıtlamaları çoğu kez göz ardı etmişlerdir. Uygulamada, hududun İslamcı baskı altında hukuk koduna dahil edildiği ülkelerde, bunlar genellikle idareli olarak kullanılmıştır veya hiç kullanılmamıştır ve uygulamaları yerel siyasi iklime bağlı olarak değişiklik göstermiştir.

Kısas, " göze göz " şeklindeki tarihsel ilkedir. Bu kategori cinayet ve yaralama suçlarını içerir. İslam'da cezası ya kısas ya da tazminattır (Diyet).

Kısas tarihsel uygulamada iki tür uygulama şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

  • Bunlardan birisi cana can, göze göz, dişe diş gibi kişinin bedensel bütünlüğüne karşı işlenen suçlarda suçu işleyenin ayni işlediği eylemle cezalandırılmasıdır.
  • Diğer uygulama ise suçu işleyenin statüsü ve kendisine karşı suç işlenenin statüsü ile ilgilidir. Kabileci toplum anlayışında bir kişi diğer bir kabileden bir kadını, köleyi, şerefli bir kişiyi öldürdüğünde karşılık olarak öldüren kişinin ait olduğu kabileden de benzer statüye sahip bir kişi öldürülecektir. Genel teamül olarak efendinin kölesini, babanın çocuğunu, kocanın eşini öldürmesi kısasla cezalandırılmıyor, kadını öldüren erkeğe de kural olarak kısas uygulanmıyordu.[23] Eski toplumlarda suçun şahsiliği ilkesi bulunmamakta, çoğu zaman müessir fiilin kasdi bir eylem olup olmadığı da göz ardı edilerek, bir bakıma bir cinayet, karşı cinayet işlenerek cezalandırılırdı.[23] İslam fıkıhçılarının sonraki dönemlerde kısas için belirli şartlar ve yorumlar katarak bu uygulamaları hafiflettikleri, kasdi olmayan cinayet ve yaralamalarda diyet ödenmesi yönünde ictihatlar geliştirdikleri görülmektedir.[23]

İslam'da uygulamaya esas ayet Bakara;178 ayetidir; :Mü'minler! Öldürülen insanlar konusunda size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, esire karşı esir, kadına karşı bir kadın. Kim, öldürülenin kardeşi tarafından bir bedel karşılığı bağışlanırsa, örfe uysun ve bedeli güzelce ödesin.

Ancak ayette geçen "kadına kadın" ifadesinin neshedilmesi ve ayette geçmediği halde Müslüman birisinin Müslüman olmayan bir kişiyi öldürdüğünde kısas uygulanıp uygulanmayacağı konuları tartışmalıdır.[24][25] Şeriat yasalarına göre köle bir insan hür bir insanı öldürdüğünde kısas yapılır, ancak hür bir insan bir köleyi öldürdüğünde kısas yapılamaz.[26] Abdülaziz Bayındır'a göre ilgili ayet ile Tevrat hükümlerinden dişe diş, göze göz, kulağa kulak, buruna burun ve yaralamalarda misliyle karşılık verme gibi kısas hükümleri kaldırılmıştır.[27]

Kısas kapsamındaki cezalar mağdur birey veya ailesi tarafından affedilebilir.[28] Böylelikle mağdur, cinayet durumunda bile faili affetme ve cezayı alıkoyma hakkına sahiptir.

Diyet, bir mağdurun mirasçılarına ödenen tazminattır. Arapça 'da kelime hem kan parası hem de fidye anlamına gelir.

Biz O'nda (İfadenin Tevrat'tan bahsettiği düşünülüyor), onların üzerine yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara (karşılık) kısas. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir......(Maide:45)

Tazir, Had veya Kisas'a uymayan ve dolayısıyla Kuran'da cezası olmayan herhangi bir suçu içerir. İslami ceza hukukunda Tazir, günahkar veya kamu düzenine zarar veren eylemler nedeniyle cezanın devletin, hükümdarın veya bir Kadı'nın takdirine bağlı olduğu, ancak şeriatta hadd veya kısas gibi cezalandırılmayan suçlardır.[29] Tâzir cezaları (toplum içinde azarlamadan sopa atmaya, sürgün, hapis ve idama kadar değişen) cezalarıdır. Tâzir cezalarının namazın terki ve irtidat örneklerinde görülebileceği gibi hafif olması diye bir kural yoktur. (Ölümüne kadar hapis veya ölüm cezası)

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ Comparative Criminal Justice Systems. 5th. Cengage Learning. 2011. s. 60. ISBN 9781285067865. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2015. 
  2. ^ Criminal Law 5 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Oxford Islamic Studies, Oxford University Press (2013)
  3. ^ Punishment in Islamic Law. American Trust Publications. 1993. ss. 1-68. ISBN 978-0892591428. 
  4. ^ The Oxford Handbook of Criminal Law. Oxford University Press. 2015. ss. 251-253. ISBN 978-0199673599. 
  5. ^ Tabassum (20 Nisan 2011). "Combatants, not bandits: the status of rebels in Islamic law". International Review of the Red Cross. 93 (881): 121-139. doi:10.1017/S1816383111000117. 
  6. ^ Ibn Taimiyya on Public and Private Law in Islam or Public Policy in Islamic Jurisprudence. 1969. OCLC 55624054. 
  7. ^ M. Cherif Bassiouni (1997), "Crimes and the Criminal Process", Arab Law Quarterly, Vol. 12, No. 3 (1997), pp. 269-286
  8. ^ Knut S Vikor. Between God and the Sultan: A History of Islamic Law. Oxford University Press: 2005. pp. 281-285
  9. ^ Balta, Hayri. "Arif Tekin'in "Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler" adlı kitabı için..." www.tabularatalanayalanabalta.com. 1 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2012. 
  10. ^ Buhârî, İman 21; Müslim, 907, ; Nesâî, 3:147; Muvatta, 1:187
  11. ^ Ertuğrul Gazi TUNCAY (2017). "İslam Hukukunda Sınırı Belirlenmemiş Cezalar" (PDF). İslam Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 3. s. 85. 21 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 4 Mayıs 2020. 
  12. ^ Silvia Tellenbach (2015), "Islamic Criminal Law", In The Oxford Handbook of Criminal Law (Ed: Markus D. Dubber and Tatjana Hornle), Oxford University Press, 978-0199673599, pp. 251-253
  13. ^ a b "5. Muslim Martin Luthers and the Paradox of Tradition". Misquoting Muhammad: The Challenge and Choices of Interpreting the Prophet's Legacy. Oneworld Publications. 2014. ss. 180-181. ISBN 978-1780744209.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "jacb" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
  14. ^ Z. Mir-Hosseini (2011), Criminalizing sexuality: zina laws as violence against women in Muslim contexts, SUR-International Journal on Human Rights, 8(15), pp 7-33
  15. ^ Windows of Faith: Muslim Women Scholar-activists in North America. Syracuse University Press. 2000. s. 126. ISBN 978-0-815-628514. 
  16. ^ Sharia and National Law in Muslim Countries. Amsterdam University Press. 2008. ss. 663, 31. ISBN 978-90-8728-048-2. 
  17. ^ Philip Reichel and Jay Albanese (2013), Handbook of Transnational Crime and Justice, SAGE publications, 978-1452240350, pp. 36-37
  18. ^ Campo, Juan Eduardo (2009). Encyclopedia of Islam, p. 174. Infobase Publishing. 978-0816054541.
  19. ^ Hadd 5 Şubat 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Oxford Dictionary of Islam, Oxford University Press (2012)
  20. ^ World Criminal Justice Systems: A Comparative Survey. Routledge. 2009 [1984]. s. 629. ISBN 9781437755770. 29 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2015. 
  21. ^ Shariah: Theory, Practice and Transformations. Cambridge University Press. 2009. s. 311. ISBN 978-0-521-86147-2. 
  22. ^ Sharia and National Law in Muslim Countries: Tensions and Opportunities for Dutch and EU Foreign Policy (PDF). Amsterdam University Press. 2008. ss. 18-20. ISBN 978-90-8728-048-2. 9 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Mart 2021. 
  23. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 7 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2021. 
  24. ^ ""Hüre hür, dişiye dişi, köleye köle kısas edilir." (Bakara, 2/178) ayetine göre, bir erkek bir kadını öldürse, kısas olmayacak mı?". Sorularla İslamiyet. 11 Eylül 2012. 27 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017. 
  25. ^ Maliki, Abdurrahman (2002). İslâm Hukukunda Ceza (PDF). 15 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 27 Şubat 2017. 
  26. ^ Arsel, İlhan. "İlhan Arsel Quotes". Goodreads. 27 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017. Cinayet işleyen birisine karşı kısas uygulandığı halde, cariyesini öldüren kişiye uygulanmaz ve bu kişi kısas olarak öldürülemez; zira Kur’an’a göre kısas: “Hür ile hür, köle ile köle ve kadın ile kadın'dır." (K. Bakara 178; Maide 45). Köle (ya da cariye) öldüren kimseye "ta'zir" (azarlama) cezası uygulanır. 
  27. ^ Bayındır, Abdulaziz. "2. Bakara Suresi 178. Ayet". Süleymaniye Vakfı. 23 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Temmuz 2020. 
  28. ^ The Politics of State Intervention: Gender Politics in Pakistan, Afghanistan . Lexington Books. 2013. ss. 238-9. ISBN 9780739184332. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2015. 
  29. ^ Mark Cammack (2012), Islamic Law and Crime in Contemporary Courts, BERKELEY J. OF MIDDLE EASTERN & ISLAMIC LAW, Vol. 4, No.1, p. 2

Konuyla ilgili yayınlar

[değiştir | kaynağı değiştir]