Oğul (Kutsal Kitap'ta) - Vikipedi

Oğul kelimesi Kutsal Kitap'ta hem tam hem de mecazi bir anlamda kullanılmaktadır.

Gerçek anlamda

[değiştir | kaynağı değiştir]

Her ikisi de “oğul” anlamına gelen İbranice ben kelimesi ve Yunanca hyiós kelimesi, yalnızca bir kişinin doğrudan erkek çocuğunu ifade etmek için değil, genellikle geniş bir anlamda kullanılır. “Oğul”, evlat edinilmiş bir oğul (Çıkış 2:10; Yuhanna 1:45), torun veya büyük torun gibi bir evlat (Çıkış 1:7; 2. Tarihler 35:14; Yeremya 35:16; Matta 12:23) ya da bir damat anlamına gelebilir (1. Tarihler 3:17 ile Luka 3:27'yi karşılaştırın [Şealtiel, açıkça Yekonya'nın oğlu ve Neri'nin damadıydı]; Luka 3:23'te sözü edilen 'Heli oğlu' olan Yusuf'un Heli'nın damadı olduğu açıktır [bir sayma söz konusu olduğu için hyiós burada, Yunanca metinde geçmez].)

Erkekler genellikle babalarının adıyla tanımlanırdı - örneğin “Yesse'nin oğlu” (Davut)—ya da daha uzak bir atanın adıyla (1. Samuel 22:7, 9). İbranice ben kelimesi veya Aramice bar kelimesi (oğul), genellikle babanın adının önüne eklendi ve bu şekilde oğula bir soyadı verildi, örneğin Baryeşu (“Yeşu'nun oğlu”) (Elçilerin İşleri 13:6). Bazı tercümanlar öneki tercüme etmeden bırakır, diğerleri çoğu durumda tercüme eder ve bazıları tercümeyi dipnotta verir. İsme eklenen önek, çocuğun doğumunun koşullarını da gösterebilir, örneğin Ben-Ammi adı, “halkımın (yani akrabalarımın) oğlu" anlamına gelir. Başka bir örnek, Benyamin'e ölmekte olan annesi Rahel tarafından verilen Ben-Oni ("kederimin oğlu") adıdır (Başlangıç 19:38; 35:18).

Ayrıca, "oğullar" kelimesi genellikle bir üyelik tanımı olarak kullanılır: "Doğulular" (harfi anlamda: "doğunun oğulları" [1 Kırallar 4:30; Eyüp 1:3]), "meshedilmiş olanlar" (harfi anlamda: “mesh yağının oğulları” [Zekeriya 4:14]), meslek gruplarının üyeleri (“oğullar”), örneğin “peygamberlerin oğulları” (1. Kırallar 20:35) veya “merhem yapanların üyesi [“oğlu”]” (Nehemya 3:8), sürgünden dönenler (“sürgün oğulları”) (Ezra 10:7, 16), değersiz adamlar, alçaklar ("Belial'in oğulları") (Hakimler 19:22). Belirli bir yaşam tarzını sürdüren veya belirli nitelikleri sergileyen kişiler, "Yüceler Yücesinin oğulları", "nur oğulları ve günün oğulları", "krallığın oğulları", "kötü olanın oğulları", "İblis oğlu" ve "itaatsizliğin oğulları" gibi ifadelerle tanımlanır (Luka 6:35; 1. Selanikliler 5:5; Matta 13:38; Elçilerin İşleri 13:10; Efesoslular 2:2). Karakteristik özelliklerinden dolayı cezalandırılacak olan kişiler örneğin “Hinnom Vadisine atılacak” (harfi anlamda: “Gehenna'nın oğlu”), “yıkımın oğlu” (Matta 23:15; Yuhanna 17:12; 2. Selanikliler 2:3) olarak adlandırıldı. İşaya, Tanrı'nın İsrail ulusunu terbiye edeceğine dair peygamberlikte bulunarak, halkı “harmanımın oğlu” adlandırdı (İşaya 21:10).[1]

Tanrı'nın bir yaratımı olarak Adem, Tanrı'nın bir oğlu olarak adlandırılır (Luka 3:38). İsrail'de Tanrı'nın Sözünün hitap ettiği yargıçlar ve yöneticiler, yasaya uymadıkları halde İsrail'deki ilahi hükûmetin temsilcileri olarak hareket ettikleri için "Yüceler Yücesi'nin oğulları" olarak adlandırılıyordu (Mezmur 82:6).

İsrail milleti

[değiştir | kaynağı değiştir]

Kendisinin bir tanrı ve Mısır tanrısı Ra'nın oğlu olduğuna inanan Firavun'a Tanrı şöyle dedi: “İsrail benim oğlum, ilk oğlumdur.” Ayrıca Mısır hükümdarına şu teşvikte de bulundu: “Oğlumu bana kulluk etmesi için gönder” (Çıkış 4:22, 23). Bu nedenle, Tanrı bütün İsrail milletini “oğlu” olarak gördü, çünkü onlar, “tüm halklar arasından” seçilmiş bir kavm idiler (Kanunun Tekrarı 14:1, 2).

İsa yeryüzündeyken, Yahudiler hâlâ Tanrı'nın "Babaları" olduğunu iddia ediyorlardı. Fakat İsa, bazı muhaliflerine, Tanrı'nın düşmanını dinledikleri ve O'nun iradesini ve işlerini yaptıkları için, onların 'babaları iblis'ten' olduklarını bildirdi; böylece onların “Tanrıdan olmadıklarını” gösterdiler (Yuhanna 8:41, 44, 47). Bu, Adem'in soyundan gelen birinin Tanrı ile sadece belirli bir soydan dolayı değil, fakat öncelikle onunla ruhsal bir bağlanmadan dolayı bir evlatlık ilişkisine girebildiğini gösterir. Böyle bir ilişki ise, Tanrı'nın iradesini yaparak O'na sadık kalma sorumluluğunu da içermektedir. Bunun için elçi Yuhanna İsa hakkında şunu yazdı: “Kendi memleketine geldi, fakat kendi halkı onu kabul etmedi. Ancak, kendisini kabul eden herkese Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi; çünkü onun ismine iman ettiler.” (Yuhanna 1:11, 12) İsraillilerin yalnızca bir kısmı “Tanrı'nın çocukları olma hakkını” aldı, yalnızca Mesih İsa'ya iman ettiğini ikrar edenler. İsa'ya iman etmiş olan Yahudilerden hariç daha önce "dünyada Tanrısız" olan (Efesoslular 2:12) milletlerin insanları da Mesih'e iman yoluyla Tanrı'yla barıştırılıp oğulluk ilişkisine girebildiler (Romalılar 9:8, 25, 26; Galatyalılar 3: 26-29). Tanrı, bu Hristiyanlara hitaben şun diyor: “Bu nedenle, 'İmansızların arasından çıkıp ayrılın” diyor Rab. “Murdara dokunmayın, ben de sizi kabul edeceğim.” Her Şeye Gücü Yeten Rab diyor ki, “Size Baba olacağim, siz de oğullarım, kızlarım olacaksınız.” (2. Korintoslular 6:17, 18)

„Tanrı Oğulları“

[değiştir | kaynağı değiştir]

“Tanrı oğulları” kavramı Kutsal Kitap'ın birkaç ayetinde geçer:

Başlangıç 6:2, 4; Eyüp 1:6; 2:1; 38:7 ve Mezmur 89:6.

“Ve Tanrı oğulları bu kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar. ... Tanrı oğullarının insan kızlarıyla ilişkilerinden çocuklar doğuyordu; bunlar o devrin kudretli ve şöhretli adamlarıydı.“ (Başlangıç 6:2, 4)

Birçok yorumcu, 'Tanrı'nın oğulları'nın aslında Şit soyundan insanlar olduğunu iddia etmiştir. Argümanlarını Nuh'un Şit'in soyundan geldiği gerçeğine dayandırıyorlar, diğer taraftan Adem'in başka soyları -Kain'in soyu ve Adem'in diğer oğullarının soyu (Başlangıç 5:3, 4)- tufanda yok edildi. Onlara göre, 'Tanrı'nın oğulları insanların kızlarını eş olarak aldılar' ifadesi, Şit'in soyundan gelenlerin Kain'in kötü torunlarının soyuna karışmaya başladığı anlamına gelir. Ancak bu noktada Kutsal Kitap'ın soy hatları arasında bir ayrım yaptığına dair hiçbir belirti yoktur ve Tanrı hiçbir zaman insanlar arasında belirli evlilikler yasaklamadı. Ayrıca normal bir erkek ve normal bir kadının evliliğinden doğan çocukların “devler” veya “kudretli kahramanlar” haline gelmesi, bu görüşün zayıf bir yönüdür.

„Tanrı oğulları“ ifadesinin gökten gelip insan bedenini alan itaatsiz melekleri tanımladığı düşüncesi akla daha yakındır. Eyüp 1:6 ayetinde geçen “Tanrı oğulları” ifadesinin Tanrı'nın huzurunda toplanan ruhi varlıklara atfettiği açıktır. Onlar arasında “dünyada gezinip dolanmaktan” gelen Şeytan da vardı (Eyüp 1:7; 2:1, 2).

Benzer şekilde Eyüp 38:4-7, Yaratıcı ‘dünyanın köşe taşını koyarken Tanrı oğullarının coşkuyla haykırdıklarını’ söyler. Dolayısıyla onlar Tanrı'nın melek oğulları olmalı, çünkü insanlar henüz yaratılmamıştı. Mezmur 89:6'da sözü edilen “Tanrı oğulları” da açıkça görüldüğü gibi gökteki ruhi varlıklardır.

Böylece Başlangıç 6:2, 4'te geçen “Tanrı oğulları” kavramı diğer ayetlerle uyumlu olarak onların Tanrı'nın yeryüzüne inen ruhi oğulları olduğu sonucuna varmak mantıklıdır.

Başka ayetler de bu sonuca varmamıza yardım eder. Yahuda 6, 7 ayetleri Sodom'da sapık arzularının peşine düşmüş insanların işlediği günahı (Başlangıç 13:13; 19:1-11), ‘asıl konumlarını korumayıp ait oldukları mekânı terk eden meleklerin’ günahına benzetir. Bu meleklerle Sodomlular arasındaki ortak nokta, “cinsel ahlaksızlığa dalıp sapık arzularını tatmin etme peşine düşmüş” olmalarıydı.

Ayrıca 1. Petrus 3:19, 20 ayetleri de itaatsiz meleklerle “Nuh’un dönemi” arasında bağlantı kurar (2. Petrus 2:4, 5). Sonuç olarak Nuh'un günlerindeki itaatsiz meleklerin davranışları Sodom ve Gomorra'da işlenen günahlara benzetilebilir.

Başlangıç 6:2-4'teki 'gerçek Tanrı'nın oğulları'nın ruhi yaratıklar olduğunu inkâr etmek, Hristiyan Kutsal Kitap yazarlarının ifadeleri anlaşılmaz olurdu ve bu meleklerin nasıl itaatsiz oldukları veya Nuh'un zamanıyla ne ilgisi olduğu belirsiz olurdu. Kutsal Kitap'taki kayıtlarda, geçmişte bazı itaatkâr meleklerin de insan bedeni aldığını, hatta insanlarla birlikte yiyip içtikleri anlatılır (Başlangıç 18:1-8; 19:1-3). Bu nedenle insan bedeni alan itaatsiz meleklerin, kadınlarla cinsel ilişkiye girebildikleri sonucuna varmak makuldür. Bu ruhi yaratıkların insan dünyasına izinsiz girişleri, büyük olasılıkla insan kötülüğünde bir artışa katkıda bulundu veya bunu hızlandırdı.

Başlangıç 6:1-4'te anlatılan olay birçok pagan halk mitolojisine yol açmıştır. Başlangıç kitabındaki rapor büyük ölçüde çarpıtılıp süslenmiş olsa da, bu antik mitolojilerde (Yunanlılarınki sadece bir örnektir) tanrıların ve tanrıçaların insanüstü kahramanlara ve korkunç yarı tanrılara (kısmen ilahi, kısmen insani niteliklerle) sahip olmak için insanlarla evlendiğine dair çarpıcı paralellikler vardır.[2]

„Tanrı'nın Oğlu“ İsa

[değiştir | kaynağı değiştir]

Yunanca Kutsal Yazılarda İsa Mesih sık sık Tanrı'nın Oğlu olarak adlandırılır. Elçi Yuhanna “Söz” olan İsa hakkında şunu belirtti: “Söz, insan olup aramızda yaşadı ve biz onun ihtişamını gördük; öyle ki, bir babanın biricik oğluna bağışladığı bir ihtişam.“ (Yuhanna 1:14). Bir melek İsa'nın doğumunu ilan ettiği zaman şöyle dedi: “O, Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırılacak.“ (Luka 1:35) Ayrıca Luka'nın raporuna göre İsa vaftiz edildiği zaman Tanrı'dan gelen bir ses: “Sen Benim sevgili oğlumsun; senden memnunum” diye söyledi. (Luka 3:22)

İsa yerinde olarak “Tanrı’nın biricik oğlu” diye adlandırılır (Yuhanna 3:16, 18). ‘Biricik oğul’ olarak tercüme edilen Yunanca sözcük (monogenḗs), “türünün tek örneği, tek”, “bir sülaledeki veya türdeki tek birey” ya da “eşsiz” olarak tanımlanmıştır. Yunanca sözcük ayrıca iniş veya köken fikrini içerir.[3][4] İsa özel bir anlamda Tanrı'nın Oğludur; çünkü Tanrı'dan direkt yaratıldı („tüm yaratılanların ilkidir” [Koloseliler 1:15]) ve O'nun tarafından kullanılan sözcüdür (Yuhanna 1:1; 7:16, 29).

  1. ^ Watch Tower Society, Insight on the Scriptures, 1992, s. 966 (Almanca)
  2. ^ Watch Tower Society, Insight on the Scriptures, 1992, s. 968 (Almanca)
  3. ^ Langenscheidts Großwörterbuch Griechisch-Deutsch, Dr. Hermann Menge, 1981, S. 459
  4. ^ Griechisch-deutsches Wörterbuch zu den Schriften des Neuen Testaments und der frühchristlichen Literatur, W. Bauer, 6. baskı, Berlin 1988, Sp. 1067

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]