İspanya İç Savaşı - Vikipedi

İspanya İç Savaşı
İki savaş arası dönem

Sol üstten saat yönünde: Belchite Savaşı'ndaki XI Uluslararası Tugay üyeleri; Granollers 1938'de Milliyetçi havacılar tarafından bombalanması sonrasında; İspanyol Fas'ı'nda bir havaalanının bombalanması; Alcázar kuşatması'ndaki Cumhuriyetçi askerler; uçaksavar silahı kullanan milliyetçi askerler; Lincoln Taburu
Tarih17 Temmuz 1936 – 1 Nisan 1939
(2 yıl, 8 ay, 2 hafta ve 1 gün)
Bölge
Sonuç

Milliyetçilerin kesin zaferi

Taraflar
İspanyol Cumhuriyetçiler
Destekleyen
SSCB
Uluslararası Tugaylar
Meksika (diplomatik)
İspanyol Milliyetçiler
Destekleyen
İtalya
Almanya
Portekiz
Komutanlar ve liderler
Manuel Azaña
Francisco Caballero
Juan Negrín
Indalecio Prieto
Vicente Rojo Lluch
José Miaja
Juan Modesto
Juan Hernández Saravia
Buenaventura Durruti (ölü)
Francisco Franco
José Sanjurjo
Gonzalo Queipo de Llano
Emilio Mola
Juan Yagüe
Manuel Goded Llopis
Miguel Cabanellas
Güçler
1936 gücü:[1]
446.800 savaşçı
31 gemi
12 denizaltı
13.000 denizci
1938 gücü:[2]
450.000 piyade
350 uçak
200 tank
59.380 uluslararası gönüllü
3.015 Sovyet teknisyeni
772 Sovyet pilotu
1936 gücü:[3]
58.000 asker
68.500
jandarma
16 operasyonel gemi
7.000 denizci
1938 gücü:[4]
600.000 piyade
600 uçak
290 tank
50.000 İtalyan askeri
16.000 Alman askeri
10.000 Portekizli gönüllü
Kayıplar

~500,000

400.000 insan kaçtı

İspanya İç Savaşı (İspanyolcaGuerra Civil Española), 17 Temmuz 1936–1 Nisan 1939 tarihleri arasında, demokratik seçimle başa gelmiş İkinci İspanyol Cumhuriyeti’ne sadık Cumhuriyetçiler ile General Francisco Franco liderliğinde isyancı bir grup olan Milliyetçiler arasında yaşanmıştır. Savaşı Milliyetçiler kazanmıştır ve Franco, 1939’dan öldüğü yıl olan 1975’e kadar İspanya’yı yönetmiştir.

Savaş, İkinci İspanya Cumhuriyeti’nin –Başkan Manuel Azaña liderliğindeki– seçili hükûmetine bağlı José Sanjurjo komutası altındaki İspanyol Cumhuriyetçi Ordusu’nun bir grup generalinin pronunciamento’sundan (muhalefeti ilan etmesinden) sonra başladı. İsyankar darbe, İspanya Özerk Haklar Konfederasyonu, dindar-muhafazakâr Carlistler ve faşist Falanjistlerin dahil de olduğu bazı gruplar tarafından desteklendi.

Darbe Fas, Pamplona, Valladolid, Cádiz, Cordova ve Sevilla’daki askerî birlikler tarafından desteklendi. Ancak, önemli şehirlerde isyan eden birlikler (Madrid, Barselona, Valensiya, Bilbao ve Malaga vs.) amaçlarına ulaşamadılar ve hükûmet kontrolü altında kaldılar. Böylece İspanya, askerî ve politik anlamda ikiye ayrıldı. General Francisco Franco tarafından liderlik edilen Milliyetçiler ve Cumhuriyetçi hükûmet, ülkenin kontrolü için savaşıyorlardı. Sovyetler Birliği ve Meksika (diplomatik olarak), Cumhuriyetçilere yardım için araya girerken; Nazi Almanyası ve Faşist İtalya, Milliyetçilere asker ve cephane yardımında bulunuyordu. Nazi Almanyası ayrıca hava desteği de sağlıyordu. İngiltere ve Fransa ise iç savaşa müdahale etmemişlerdir.

1937’de Milliyetçiler güney ve batıdaki kalelerinden İspanya’nın kuzey kıyı şeridinin çoğunu ele geçirdiler. Savaşın çoğunda Madrid’i ve Madrid’in güney ve batıdaki alanlarını kuşattılar. 1938 ve 1939’da Katalonya’nın çoğunu ele geçirince savaş Milliyetçilerin zaferiyle ve binlerce solcu İspanyol'un sürgüne gönderilmesiyle sona erdi. Sürgüne gönderilenlerin çoğu Fransa’daki mülteci kamplarına gitti. Savaştan sonraki süreçte General Francisco Franco önderliğinde faşist bir diktatörlük kuruldu ve bütün sol partiler Franco rejimi yapısı içinde tasfiye edildi. Savaş, İspanyol toplumunun uzun süreden beri çözemediği toplumsal sorunları su yüzüne çıkartmış, bu anlamda iç savaş sırasında her iki tarafın da kontrolü altındaki bölgelerde hukuk dışı uygulamalar yaşanmıştır.

19. yüzyıl İspanya için çalkantılı zamanlar olmuştur. Bazı liberaller, geleneksel olarak 1812'deki İspanya Anayasası'nda, İspanya monarşisinin gücünü kısıtlamasının ve liberal bir devletin kurulmasına dair hükümlerin olmasını savunmuşlardır. 1812'de reformlar, Kral VII. Ferdinand'ın anayasayı askıya almasıyla son buldu ve Saint Louis'nin Yüzbinlerce Çocuğu adlı Fransız mobilize askerî birliğin yardımıyla Triento Liberal hükûmeti düşürüldü. 1814 ile 1874 arasında yirmi başarılı darbe yaşandı. Politik sistem ile toplum gerçeklerini eşleştirmek için bazı reformlar yapıldı. Burjuvazide ve ticari sınıfta bazı gelişmeler yaşandı. Feodalite olduğu gibi güçlü kaldı; latifundia denen bir azınlık grup emlakların çoğuna sahipken aynı zamanda hükûmette de önemli görevleri bulunuyordu. Toprak sahiplerinin gücüne zaman zaman endüstri ve tüccar sınıfı tarafından meydan okundu, bu girişimler çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlandı.

Kral Birinci Amadeo

1868'teki halk ayaklanmaları Bourbon Hanedanı'ndan Kraliçe İkinci Isabella'nın tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. 1873'te Isabella'nın yeniden tahta geçirilmesiyle, Savoy Hanedanı'ndan Kral Birinci Amadeo politik baskılardan dolayı tahttan çekildi ve kısa ömürlü Birinci İspanya Cumhuriyeti ilan edildi. Aralık 1874'teki Bourbon'ların restorasyonundan sonra Carlist'ler ve Anarşistler monarşiye karşı tutum aldı. İspanyol politikacı ve Radikal Cumhuriyetçi Parti lideri Alejandro Lerroux, yoksulluğun üst seviyelerde olduğu Katalonya'ya cumhuriyetçiliği götürdü. Orduya duyulan kinin artması 1909'daki Barselona'da yaşanan Trajik Hafta'nın yaşanmasına sebep oldu.

13 Nisan 1931 tarihli manşet İspanya Cumhuriyet yönünde oy kullandı

1923 yılında monarşinin destek verdiği darbeyle başa geçen Miguel Primo de Rivera 1930 yılı Ocak ayında rejimin sonunu ilan eder.[5] Kral XIII. Alfonso General Dámaso Berenguer'e başbakanlık görevini verse de çok geçmeden meşruti monarşi rejimiyle uyum sağlayamadığı için görevden alınmıştır. Kral tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirilen Amiral Juan Bautista Aznar-Cabañas 12 Nisan 1931 tarihinde yerel seçimlerin yapılması kararını alır.[6] Seçimler büyük şehirlerde seçimlere daha önceden San Sebastián Paktı olarak bilinen koalisyon ile giren ve ağırlıklı olarak sosyal-demokrat İspanyol Sosyalist İşçi Partisi ve ona bağlı UGT sendikası ekseninde yer alan Cumhuriyetçi-Sosyalist adaylar tarafından kazanılır. Bu sonuçlardan ve ülkede yayılan cumhuriyet yanlısı gösterilerden korkuya kapılan kral XIII.Alfonso 14 Nisan günü ülkeyi terk eder. İktidar boşluğunu dolduran Cumhuriyetçi-Sosyalist birlik başkent Madrid'de Devrimci Komiteyi ilan eder ve aldığı kararla Cumhuriyetin kurulduğu ilan ederek iktidarı hukukçu Niceto Alcalá-Zamora başkanlığındaki Geçici Hükûmete verir.

İkinci İspanya Cumhuriyeti'nin ilk iki yılındaki icraatına bakıldığında, yeni Cumhuriyetçi Anayasa kabul edilmiş, 15 Aralık 1931 tarihinde Manuel Azaña başkanlığında kurulan Cumhuriyetçi-Sosyalist koalisyon Geçici Hükûmet tarafından başlatılan reformlara devam etmiştir. Bu kapsamda ekonomide, toplumsal hayatta, kültürel alanda modernizasyon hamlelerine girişilmiştir. Bu dönemde Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olarak Niceto Alcalá-Zamora seçilmiştir.

Ülkede yaşanan bu değişimler beraberinde muhalefeti de getirmiştir. Önceki sistemde ayrıcalık sahibi olan çevreler Cumhuriyetçi hamlelere karşı bir araya gelmeye başlar. Özellikle büyük toprak sahipleri, büyük şirketler, Katolik Kilisesi ve dini gruplar ile monarşi yanlıları ve ordu içinde sömürgelerde görev yapan, kendilerine Africanista denilen komutanlar bu bileşim içinde sayılabilir. Cumhuriyetçi hükûmete bir de radikal soldan bir muhalefet geliştirilmiş, CNT ve FAI gibi güçlü anarşist örgütler kendi liberter anlayışları uyarınca Cumhuriyetçi hükûmeti eleştirmiş ve çoğu durumda cephe almıştır.[7]

Cumhuriyet, halkın tüm kesimleri tarafından destek gördü. Mayısta bir taksicinin monarşi destekçileri tarafından saldırıya uğraması, Madrid ve İspanya'nın güneybatısında yaşanan kamuya karşı şiddet gösterileri ve hükûmetin bu olaylara yavaş tepki vermesi sağ kesimi hayal kırıklığına uğrattı.Bu olaylar Cumhuriyet'in kiliseye zulm ettiği görüşlerinin desteklenmesine yol açtı. Haziran ve Temmuz'da Ulusal Emek Konfederasyonu işçileri greve çağırması, UEK ile güvenlik güçleri arasında olayların yaşanmasına sebep oldu. Sevilla'da, güvenlik güçlerinin ve ordunun acımasız müdahalesi işçilerin İkinci İspanya Cumhuriyeti'nin monarşi kadar baskıcı olduğuna dair düşüncelerin oluşmasına öncülük etti ve UEK bu olgunun devrimle yıkılabileceğini açıkladı. Haziran 1931'de yapılan seçimler sosyalistlerin ve cumhuriyetçilerin büyük çoğunlukla iktidara gelmesini sağladı. Büyük Buhran'ın başlangıcıyla, hükûmet kırsal alandaki insanlara sekiz saat çalışma zorunluluğu getirdi ve çiftçilere toprak görevi verdi.

Askerin tartışmalı reformlara destek vermesi faşizmin etkin bir tehdit olarak varlığını sürdürmesine sebep oldu. Aralıkta, yenilikçi, liberal ve demokratik bir anayasa ilan edildi. Katolik bir ülkede tamamen laik bir ortam oluşturulma çabalarında birçok Katolik itiraz etti. Ekim 1931'de, Cumhuriyetçi Minuel Azana azınlık hükûmetinin başbakanı oldu. 1933'te yapılan genel seçimler, anarşistlerin seçime katılmaması, aristokrasinin bir kararnameyle yasadışı sayılması, Casas Vjecas olayı, İspanyol Sosyalist İşçi Partisi'nin cumhuriyetçilere hoşnutsuzluklarından dolayı ve Minuel Azana'nın sağ cephe ile bir ittifak (İspanyol Otonom Sağ Görüşlü Grupların Konfederasyonu- CEDA) kurması, kadınların sağ kesime oy vermesi, sağ kesimin seçimi kazanmasıyla sonuçlandı.

1933'ten sonraki iki senelik dönem "iki kara sene" olarak adlandırılmıştı. Radikal Cumhuriyetçi Parti'den Alejandro Lerroux bir hükûmet oluşturdu ve bir önceki hükûmet tarafından yapılan değişiklikleri geri aldı ve Ağustos 1932'de General Jose Sanjurjo tarafından gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminde bulunanlar ve onlara yardım edenleri affetti. Bazı monarşistler amaçlarını gerçekleştirmek için faşist-milliyetçi Falange Espanola y de las JONS (Flanj) hareketine katıldılar. İspanya sokaklarında şiddet tırmanıyordu, barışın sağlanması için gerekli çaba gösterilmesi gerekirken; radikal düşüncelere, hareketlere eğilim giderek artıyordu.

1934'ün son aylarında iki hükûmet çöktü ve yerine CEDA üyelerinin bulunduğu bir hükûmet oluştu. Tarım işçilerinin ücretleri yarıya indirildi ve orduya Cumhuriyetçi kesimden insanlar girmeye başladı. Halk Cephesi birliği oluşturuldu. Bu birlik 1936'da seçimleri çok az bir farkla kazanacaktı. Azana azınlık hükûmetini yönetti ama daha sonra nisanda Zamora başkanlığa yerleştirildi. Başbakan Santiago Casares Quigora, generallerce İspanya'nın dağılmaması için önerilen hükûmet önerisini yok saydı.

İspanya İç Savaşı'nın haritası (1936–1939).

Bazı şüphelenilen generalleri yerinden almak için, Cumhuriyetçi hükûmet Franco'yu genelkurmay başkanlığından Kanarya Adaları'nın komutanlığına getirdi. Manuel Goded Llopis, müfettiş generalliğinden Balear Adaları'nın komutanlığına atandı. Emilio Mola, Afrika Orduları'nın başından Navarre'deki Pamplona askeri komutanlığına atandı. Fakat bu olay Mola'nın anakarada ayaklanmasına sebep oldu. General Jose Sanjurjo, operasyonun başındaki isimlerden biri oldu ve Carlist'lerle anlaşma yapılmasına yardımcı oldu. Mola ana planlamaları yapan kişiydi ve komuta kademesindeki ikinci kişiydi. Josê Antonio Primo de Rivera Mayıs'ın ortalarında cumhuriyet'e karşı gelmekten hapse atıldı.

Teruel kentinde Cumhuriyetçi gönüllülerin toplanması, 1936.
İtalyan uçaklarının Barselona'yı bombalaması.

1936 ve öncesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Cumhuriyet rejiminin ilk başbakanı olan Niceto Alcalá-Zamora'nın ilk işi, Meclis'teki solcu çoğunluğa dayanarak çıkardığı bir dizi kanunla, Kilise'nin aleyhinde reformlar yapmak oldu. Kilise okullarını kapattı ve mallarını elinden aldı. Din adamlarına devlet tarafından yapılan yardımlar kesildi ve ayrıca köylünün durumunu düzeltmek için toprak reformuna girişti. Fakat bu reform çok yavaş ilerleyince köylüler zenginleri gasp etmeye başladı ve köylüler ile zenginler arasında silahlı çatışmalara kadar ilerledi. Hükûmet köylülerin bu hareketini normal karşıladı. Solun bu davranışlarına karşı sağcı tepkinin kendisini hissettirmesi kaçınılmazdı. 1933'ün kasım ayında yapılan seçimin galibi sağcılar oldu. Sağcı tepki, bu sefer sol'un hareketlerini şiddetlendirdi ve 1934'ün ekim ayında Asturias'daki maden işçileri ayaklandı. Bu ayaklanma 3000 insanın ölümüyle sonuçlandı. Ülkede yağmacılık başladı. Bu olaylar yaşanırken 1936 yılında yapılan seçimler sonucu solcular tekrar kazandı. İlk faaliyetleri solcuları hapisten çıkarıp tekrar sağcıları hapishaneye yerleştirmek oldu.

İç savaşın patlak vermesine sebep olan asıl olay 1936'nın temmuz ayında solculardan Castillo adlı birisinin öldürülmesi üzerine, solcular maliye bakanı Calvo Sotelo'yu öldürdü. Ayrıca İspanya İç Savaşı'nda sağcılar milliyetçi, solcular ise cumhuriyetçi olarak adlandırılmıştır. Savaş başladığında cumhuriyetçiler ülke topraklarının ve karasularının çoğunu ellerinde bulunduruyorlardı. Milliyetçiler Galiçya, batı ve güneybatı Endülüs (Sevilla, Granada, Cordoba ve çevreleri), iç kuzey bölgelere, Kuzey Fas topraklarına, Balear ve Kanarya adalarına hakimken, cumhuriyetçiler Katalonya, Madrid ve çevresi, güney ve güneydoğu Endülüs (Malaga ve çevre şehirler), Bask kıyıları ve Doğu İspanya'ya hakimdiler.

Savaş başında Franco, Kanarya Adaları'ndan Kuzey Fas'a geçti. Burada hiç zorlanmadan birlikleri komutası altına aldı. Kanarya Adaları ve Fas'ta başlayan isyanlar kısa sürede anakara İspanya'sına yayıldı ve Franco'nun emrine kısa sürede çok fazla birlik katıldı. Adolf Hitler ve Benito Mussolini isyanın başlamasından hemen sonra Franco'nun emrine birer uçak filosu göndererek 13.500 kişiyi, Cumhuriyetçi güçlerin kontrolündeki Cebelitarık Boğazı'nın üzerinden uçaklarla geçirerek Fas'tan anakara İspanya'sına taşıdılar. Müteakip günlerde de 200,000'i geçen Alman, İtalyan ve Arap askeri bölgeye sevk edildi. Bunun karşısında Cumhuriyetçiler, SSCB'nin desteği ve muhtelif ülkelerden gelen gönüllülerin desteğini aldılar. Ama cumhuriyetçilerin birlikleri düzensiz ve eğitimsizken milliyetçi güçler çok güçlü ve eğitimliydi. Milliyetçiler, savaşın 5. gününde Ferrol'de bulunan İspanya Donanması'nın ana komutanlığını ele geçirerek önemli bir güç elde ettiler. Ardından, önce Temmuz'dan Eylül'e dek sürecek olan Gipuzoka harekâtı ve 5 Eylül'de vuku bulan Irún savaşıyla Fransız sınırının kuzeybatısını kapatarak Biscay kıyılarında bulunan cumhuriyetçileri kapana kıstırarak dış bağlantılarını kestiler. 10 gün sonra milliyetçiler Bask bölgesinin kıyı şeridinin en önemli şehirlerinden San Sebastian'ı aldı. 21 Eylül'de Salamanca'da düzenlenen toplantıda Franco, milliyetçi güçlerin başına geçirilerek Genarallisimo unvanını aldı. Bundan 6 gün sonra milliyetçiler Madrid yakınlarındaki Toledo'da, Alcazar taarruzuyla hayati bir zafer daha kazanarak başkente giden yolu açtılar. Taarruzdan sonra Franco kendisine, rejimi boyunca da geçerli olan Calludio yani önder lakabını verdi. Bu zaferden güç alan Franco güçleri Ekim'de Madrid'in varoşlarına kadar gelerek Madrid'i kuşatırlar. Bu saldırıda cumhuriyetçiler, merkezlerini Valenciya'ya kaydırdı ama sonra Franco güçlerini püskürtmeyi başardılar. Başarısız olan Franco, başkenti havadan bombalar ve böylece 3 yıl boyunca, tüm savaş süresince sürecek olan Madrid kuşatması başlar. Yıl sonunda milliyetçiler, Madrid'i alamasa da Madrid çevresinde hakimiyet kurmayı başarır.

Bir milliyetçi propaganda afişi.

Franco, İtalyan ve Fas'tan gelen koloni güçleriyle bir kez daha Madrid'e saldırır ama başarısız olur. Bu başarısız harekâttan sonra Franco, 8 Şubat'ta Malaga Savaşı'yla Malaga'yı alır. Sonrasında milliyetçiler, Madrid-Valencia yolunu kesmek için cumhuriyetçilerle Jarama nehrinde kanlı bir savaşa tutuşur. Sonunda bölgedeki sadece küçük bir kesim milliyetçi kontrolüne geçer ama esas amaç gerçekleştirilememiştir. Franco'nun yıldırım savaşı taktiklerini kullandığı Guadalajara Savaşı'nda Franco güçleri yenilir. Bu, savaş boyunca cumhuriyetçilerin kazandığı tek büyük zaferdir. Milliyetçiler, Bask bölgesinde kısılıp kalmış cumhuriyetçi güçleri ortadan kaldırmak için Biscay harekâtını başlatır. Bu harekât sırasında Alman Kondor lejyonu Guernica'yı havadan bombalar ve tarihe geçecek Guernica katliamı yaşanır. Bombalamada 200-300 civarı sivil hayatını kaybeder. Bombalama sonrası milliyetçiler Guernica'yı ele geçirir.

Katalonya'da yaşanan Mayıs olayları ve Guernica'nın düşmesi sonrası cumhuriyetçiler, Franco'nun Bilbao'yu almasını yavaşlatmak için Huesca taarruzunu başlatır ama başarısız olurlar. Nitekim Temmuz'da Franco güçleri Bilbao'yu, sonra da Gijon'u alarak tüm Bask ve kuzey İspanya'da hakimiyet kurar. Madrid'in hemen dışındaki Brunete ve Zaragoza'daki yenilgiler de cumhuriyetçileri zayıflatır. Belchite muharebesiyle de milliyetçiler tüm Aragon'u ele geçirir. Kasım sonunda Franco güçlerinin Valencia'ya yaklaşmasıyla cumhuriyetçiler, merkezlerini bu kez Barselona'ya taşır.

Önceden milliyetçilerin elinde olan ama Ocak'ta cumhuriyetçilere geçen Teruel kentini Franco güçleri, Alman ve İtalyan hava kuvvetlerinin de desteğiyle geri alır. Bu savaş önemliydi. Çünkü böylece milliyetçiler, cumhuriyetçilerin elindeki iki önemli şehir olan Valencia ile merkezleri Barcelona arasındaki bağlantıyı kesmeye çok yaklaştı. Hemen sonrasında gerçekleşen Aragon harekâtıyla milliyetçiler, cumhuriyetçileri ağır bir yenilgiye uğratarak Barcelona'ya doğru bir adım daha yaklaşırlar. Bu ezici yenilgi sonrası cumhuriyetçiler barış teklif eder. Ama Franco, koşulsuz teslim olmalarını istemektedir ve barış teklifini reddeder. Akabinde Levante taarruzuyla milliyetçiler, Valencia önlerine kadar gelirler ama karşılaştıkları ağır direniş yüzünden şehri alamazlar.

Cumhuriyetçiler o sırada Katalonya ve Valencia arası bağlantıyı yeniden sağlamak için Ebro muharebesini başlatır. Franco'nun bizzat yönettiği birlikler, 2 gün süren savaşta cumhuriyetçileri yener. O sırada gerçekleşen Münih antlaşması, cumhuriyetçilerin morallerini yerle bir etmiştir. Artık kendilerini kurtaracak ve batılı güçlerin içinde olduğu bir anti-faşist ittifakın kurulması umutları suya düşmüştür. Tek yapmak zorunda oldukları şey, savaş bitene dek direnmektir.

Milliyetçiler yılbaşında tüm Katalonya'yı ele geçirir. 26 Ocak'ta Barcelona ele geçirilir. 27 Şubat'ta Birleşik Krallık ve Fransa, Franco rejimini resmen tanıma kararı alır. Artık cumhuriyetlerin elinde sadece Madrid, Valencia ve birkaç büyük şehirle birlikte doğu ve güneydoğu İspanya kalmıştır. Bu esnada cumhuriyetçi tarafta Segismundo Casado ve Julián Besteiro, başbakan Juan Negrín'e karşı ayaklanarak milliyetçilerle barış yapmak istemişlerdir. Bunun sonucunda Negrin, Fransa'ya kaçar. Ancak bu olay yüzünden Madrid çevresindeki Komünsitler isyan başlatır ve adeta iç savaş içinde iç savaş yaşanır. Artık cumhuriyetçiler kendi içinde parçalanmıştır. Komünsitlerin isyanı bastırılır ve Franco rejimiyle barış görüşmeleri başlatılır. Ancak Franco, hâla kayıtsız şartsız teslim olmalarını istemektedir. 26 Mart'ta Madrid'e doğru taarruza geçen milliyetçiler, 2 gün sonra başkent Madrid'i alırlar. 31 Mart'ta da tüm İspanya üzerinde kontrolü ele geçirirler. 1 Nisan'da Franco, radyoda kesin zaferini ilan eder ve 3 yıl süren iç savaş sonlanır.

Guernica kentinin bombardımanı sonrası yıkıntılar.

İspanya İç Savaşı yaklaşık 3 yıl sürmüş ve 1939'un mart ayında milliyetçilerin, Madrid'e girmeleri ile sonuçlanmıştır. Milliyetçilerin 1939 Mart sonunda başkente girmesiyle İspanya'da uzun yıllar sürecek olan Franco diktatörlüğü başladı. Mart 1939'da Falanjistler, yarım milyon ölü-yaralı, bir milyondan fazla sürgün ve sınırsız tahribata sebep olarak ülkeye hakim oldular. Savaş sonrası cumhuriyetçilere karşı cadı avı başlatılır. Binlerce cumhuriyetçi başta Fransa olmak üzere başka ülkelere kaçar. Yüz binlercesi tutuklanır. Almanlar deneyim açısından en kazançlı çıkan ülke oldu. İspanya İç Savaşı, Hitler'in durumunu güçlendirdi. Fransa üçüncü bir faşist komşuya sahip oldu.

Ayrıca Akdeniz'deki bu gerginlik Hitler'in Orta Avrupa'da daha rahat hareket etmesini; Avusturya ile Çekoslovakya'yı ilhakını kolaylaştırdı. Öbür yandan Madrid'i, Berlin-Roma Anti Kominitern paktına yakınlaştırdı. 1940'ta Çelik Pakt adını alacak olan üçlü dayanışmanın temelleri de atılmış oldu. Bu savaşta Alman Kondor Lejyonu hava taktiklerini ve teorilerini deneme fırsatı buldu. Bunlar içinde en önemlisi 27 Nisan 1937 yılında Biscay harekâtı sırasında Guernica'nın yoğun hava bombardımanı ile yok edilmesiydi.

İspanya'ya oldukça fazla miktarda tank ve zırhlı araç gönderilmişti. Ne var ki, bunlar, zırhlı birlik teorisine uygun olarak kullanılmadı. Tanklar, piyade destek elemanı olarak kaldı. Bu durum, batılı gözlemcilerin zihinlerinde yanlış imaj bıraktı ve onlar tankın stratejik bir unsur olmadığı yanılgısına düştüler.

Savaş boyunca her iki taraf da ağır katliamlar yaptı. Solcu cumhuriyetçiler Kızıl Terör ve sağcı milliyetçiler Beyaz Terör adında, kontrol ettikleri topraklarda karşıt görüşlüleri katlettiler. Bu katliamlar sonucu binlerce sivil ve savaş esiri hayatını kaybetmiştir.

Sanata etkileri

[değiştir | kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlgili kitaplar

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlgili filmler

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlgili diziler

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlgili şarkılar

[değiştir | kaynağı değiştir]

İlgili görüntüler

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ "Republican Army in Spain". 19 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ Thomas (1961), p. 491.
  3. ^ "The Nationalist Army". 3 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2022. 
  4. ^ Thomas (1961), p. 488.
  5. ^ García Queipo de Llano, Genoveva (1997). El reinado de Alfonso XIII. La modernización fallida. Madrid: Historia 16. s. 130. ISBN 84-7679-318-9.
  6. ^ Juliá, Santos (1999). Un siglo de España. Política y sociedad. Madrid: Marcial Pons. ISBN 84-9537903-1 s.27-28
  7. ^ Gil Pecharromán, Julio (1997). La Segunda República. Esperanzas y frustraciones. Madrid: Historia 16. ISBN 84-7679-319-7 s.64-68
  8. ^ Katalog kaydı 11 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 22 Mayıs 2020 tarihinde erişilmiştir