II. Dünya Savaşı'nda Türkiye - Vikipedi
II. Dünya Savaşı öncesinde Çekoslovakya'nın ve Arnavutluk'un işgallerinden endişelenen Türk hükûmeti, 1939'da İngiltere ve Fransa ile ortak bir bildiri yayımladı. 19 Ekim 1939'da Ankara'da bu iki devlet ile Türkiye arasında ittifak kuruldu.[1][2] Buna göre Akdeniz'de bir savaşın olması halinde üç devlet yardımlaşacaktı. Maddeler arasında askerî ve maddi yardımdan da bahsedilmekteydi. Ancak savaş zamanı Türkiye, Sovyet Rusya unsurunu gerekçe göstererek savaşa fiilen katılmadı.[2] 25 Mart 1941 tarihinde Türkiye ile Sovyet Rusya arasında saldırmazlık halini duyuran bildiri yayımlandı.[3] Aynı yıl Nazi Almanyası ile Sovyet Rusya arasında saldırmazlık paktı geçerliyken Balkan Seferi başladı. İşgal ihtimali üzerinden baskı yapan Müttefiklere rağmen Türkiye çatışmaya girmedi ve Alman büyükelçisi Von Papen aracılığıyla diplomatik ilişkiler geliştirildi; 18 Haziran 1941'de Türk-Alman Dostluk Paktı imzalandı.[4][5]
Aynı zamanda Almanya'ya 90.000 ton krom madeninin satımı başladı, bunun karşılığında Türkiye'nin silah ve araç ihtiyacı Almanya tarafından karşılanacaktı.[4][6] İmzalanan antlaşmadan dört gün sonra Barbarossa Harekatı başladı; 12 Temmuz 1941'de İngiltere-Sovyet Rusya ortak hareket antlaşması imzalandı.[7] Bu harekâtın ardından Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop, büyükelçi aracılığıyla Alman kuvvetlerinin Türkiye üzerinden Kafkaslara ve Irak'a sevkiyatı için baskı yapmaya başladı, bu isteğin yerine getirilmesi halinde Türkiye'ye Balkanlarda bazı toprakların ve Ege'de bir adanın teslim edileceği taahhüt edildi.[8] Her iki tarafın baskılarına rağmen Türkiye savaşa girmedi, bu süre zarfında Almanya, Stalingrad Muharebesi'ni kaybetti ve Türkiye'nin denge politikası devam etti. İki tarafla imzalanan saldırmazlık paktlarına rağmen Türkiye temkinli davranmaktaydı; zira komşu ülke İran, saldırmazlık paktına rağmen Ağustos 1941'de Sovyet-İngiliz ortak saldırısına uğradı, aynı şekilde saldırmazlık paktı imzalanalı 2 yıl olmadan Almanya da Sovyet Rusya'ya saldırmıştı.[9] 14 Ocak 1943'te Müttefik devlet başkanlarının katılımıyla Casablanca Konferansı düzenlendi, konferansta Türkiye'nin güçlendirilmesi ve savaşa sokulması kararlaştırıldı.[10][11] Amaç, Nazi Almanyası'nın uydu devleti Romanya'daki petrol kuyularını vurmaktı.[10] Konferanstan sonra ABD'nin diplomatik ve maddi temasları İngiltere üzerinden kurmayı tercih etmesi Türkiye'de tepkiyle karşılandı.[10] Balkanlarda yeni bir cephe açılmasını düşünen Churchill, bu cephede Müttefiklere Türkiye'nin de destek vermesini sağlamak için 30 Ocak 1943'te Adana'ya geldi.[12] Adana'nın 23 kilometre dışında bulunan Yenice istasyonunda bir tren vagonunun içinde yapılan Yenice görüşmelerinde, Sovyetler'e olan güvensizlik ve Türk ordusunun donanımsızlığı gerekçeleriyle Churchill'in talepleri reddedildi.[12] Bölgede varlığı devam eden Almanya ile ilişkileri zayıflatmamak için basın yoluyla Türkiye'nin dış politikada değişime başvurmayacağı açıkça ifade edildi.[13] 1943'ten sonra Müttefiklerin baskıları devam etse de Türkiye'nin denge politikası bir süre devam etti, Müttefiklerin savaştaki üstünlüğü Türk-Alman ilişkilerini de etkiledi ve 20 Nisan 1944'te Almanya'ya krom sevkiyatı durduruldu.[14] Müttefikler, sevkiyatın durdurulmaması halinde ambargo uygulayacaklarını belirtmişlerdi.[14] Almanya'nın buna tepkisi büyükelçi aracılığıyla nota vermek oldu.[15] Ağustos 1944'te Bulgaristan Krallığı, savaştan çekildi ve ülkeye Sovyet ordusu girdi; bu gelişmelere paralel olarak Türkiye, Almanya ve Japonya ile bütün ilişkilerini kestiğini duyurdu.[16] Müttefiklerin Birleşmiş Milletler'e üye olması için getirdiği şart nedeniyle Türkiye 23 Şubat 1945'te Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir, ancak hiçbir Türk askeri savaşmamıştır.[17]
İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1 Eylül 1939'tan bittiği 7 Mayıs 1945'e kadar Türk ordusuna bağlı birliklerden ölenlerin sayıları 1951'de Milli Savunma Bakanı Hulûsi Köymen tarafından açıklanmıştır. Türk ordusu günde ortalama 13 asker, toplamda 22663 asker kaybetmiştir.[18]
Yıllar | Ölüm Sayısı |
---|---|
1939 | 519 |
1940 | 4976 |
1941 | 3319 |
1942 | 4680 |
1943 | 3308 |
1944 | 3605 |
1945 | 3794 |
II. Dünya Savaşı süresince Türkiye'nin savaşa girmeme eğilimi sebebiyle türlü politika değişikliklerine gidilmiş ve ülke içinde savaşın sosyoekonomik etkileri görülmüştür.[19] Mihver ve Müttefik devletlerin isteklerine rağmen Türkiye, fiilen savaşa katılmaksızın 23 Şubat 1945'te resmen savaş ilanı ile yetinmiştir.[19][20][21][22] Savaşta Yunanistan'a yardım, Türkiye'ye sığınan mültecilerin bakımı, ordunun silah altında tutulması, dış ticaretin ciddi zarar görmesi sebebiyle yokluk ve pahalılık görüldü.[23][24] Bu da Varlık Vergisi, ekmeğin karneyle dağıtılması gibi uygulamalara yol açtı.[25][26][27] Savaşın etkisiyle 1938'den 1945'e ithalat yaklaşık 1.000.000 ton; ihracat ise 1.800.000 ton azaldı.[28] Ülkedeki nüfus artışına rağmen tarım üretiminin 1938'den 1945'e 3.000.000 ton azalması,[29] daha fazla ekonomik tedbire yol açtı; kısmi olarak vatandaşların elindeki tarım, hayvan ve orman ürünlerine el konuldu.[30] Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu, 11 Kasım 1942'de yaptığı konuşmada gerekçenin orduyu ve ülkeyi emniyet altına almak olduğunu belirtti.[30] Ülkedeki yokluğa paralel olarak karaborsacılık faaliyetleri arttı; hükûmetin tepkisi ise idama varacak kadar ağır cezalar vermek oldu.[31] Yetersiz beslenmeye bağlı salgın hastalıklar görüldü.[32]
Bu dönemde Türk basınında savaşın gidişatına göre ideolojik benimsemeler görüldü, örneğin 1942'de Saraçoğlu'nun varlık vergisiyle ilgili basından destek istemesi üzerinde gazetelerde ve dergilerde gayrimüslimleri hırsızlıkla, dolandırıcılıkla itham eden haberler yapıldı; karikatürler çizildi.[25] Varlık vergisinin gündemde olduğu günlerde dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü "Üç beş yüzü geçmeyen bu insanların vatana karşı aşikâr olan zararlarını gidermenin yolu elbette vardır. Ticaretin ve ekonomik çalışmaların serbestliğini bahane ederek milleti soymak hakkını hiç kimseye hiçbir topluluğa tanımamalıyız." dedi.[25] Aynı dönemde kapatılan gazeteler de görüldü; 1942 yılı içinde beş farklı gazete 1 ilâ 60 gün arasında değişen süre zarfında kapatıldı.[33] 1945 yılında ise Sovyet Rusya'nın Türk-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nı tek taraflı olarak feshetmesi[34] ülke gündeminde yer edindi ve Sovyet Rusya ile dostluğu savunan Tan gazetesi tepki çekti; sonuç olarak 4 Aralık 1945'te üniversite öğrencileri tarafından birkaç kitabeviyle birlikte Tan gazetesi baskına uğradı.[35][36]
1939
[değiştir | kaynağı değiştir]Türk-İngiliz-Fransız Üçlü İttifakı
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaçınılmaz görünen Avrupa savaşı dışında kalabilmeyi sağlamak üzere, İngiltere ve Fransa'yla 19 Ekim 1939'da Ankara'da bir ittifak anlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre Türkiye'ye bir saldırıda bulunulursa, İngiltere ve Fransa askerî yardımda bulunacak, öte yandan savaş Akdeniz'e sıçrayacak olursa Türkiye de Akdeniz'deki bu savaşa askerî anlamda müdahalede bulunacaktır.
1940
[değiştir | kaynağı değiştir]Sıkıyönetim
[değiştir | kaynağı değiştir]20 Kasım'da İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli illerinde sıkıyönetim ilan edildi ve ertesi gün bu bölgeyi kapsayan sıkıyönetim komutanlığına Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Ali Rıza Artunkal atandı.
1941
[değiştir | kaynağı değiştir]1941-A Seferî Kuruluş
[değiştir | kaynağı değiştir]Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Kısmi seferberlik ilan edilerek 1920, 1921, 1922 doğumlular silah altına alındı. 1. Ordu'ya bağlı üç Kolordu Edirne sınırına kaydırıldı. Karargâhı Ankara'da bulunan 2. Ordu ise olası bir İstanbul'un işgaline karşı, başkent Ankara'yı koruması için Balıkesir'e kaydırıldı. Karargâhı Erzurum'da bulunan 3. Ordu, Sovyetler Birliği, İran, Irak ve Suriye sınırını korumakla görevlendirildi. Ordunun mevcudu 1.300.000 kişiye çıkarıldı.
- Haziran 1941'de Türk Ordusu'nun savaş düzeni
- Savaş düzeni 941-A Seferî Kuruluş olarak isimlendirildi:[37]
1. Ordu (İstanbul, Komutan: Orgeneral Fahrettin Altay)
- Trakya Bölgesi
- 10. Kolordu (Kırklareli)
- 46. Piyade Tümeni
- 2. Süvari Tümeni (1935'te Lüleburgaz'da modernize edilerek zırhlı tümene dönüştürüldü. Süvari birliklerinin yerini tanklar aldı.)[38]
- Bağımsız Zırhlı Tugay
- 26. Piyade Tugayı
- Kırklareli Tugayı
- 10. Kolordu (Kırklareli)
- Çatalca Bölgesi
- 20. Kolordu
- 23. Piyade Tümeni
- 24. Piyade Tümeni
- 33. Piyade Tümeni
- 52. Piyade Tümeni
- 4. Kolordu (Çatalca)
- 8. Piyade Tümeni
- 22. Piyade Tümeni
- 28. Piyade Tümeni
- 64. Piyade Tümeni
- Çatalca Müstahkem Mevki Komutanlığı
- 3. Kolordu (Çorlu)
- 1. Piyade Tümeni
- 61. Piyade Tümeni
- 46. Piyade Tümeni
- 62. Piyade Tümeni
- 20. Kolordu
- İstanbul ve Boğaz Bölgesi
- İstanbul Komutanlığı
- 11. Piyade Tümeni
- İstanbul Boğazı Müstahkem Mevki Komutanlığı
- İstanbul Komutanlığı
2. Ordu (Balıkesir, Komutan: Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman)
- Çanakkale Boğazı ve Marmara Bölgesi
- 2. Kolordu (Gelibolu)
- 4. Piyade Tümeni
- 69. Piyade Tümeni
- 32. Piyade Tümeni
- 66. Piyade Tümeni
- 72. Piyade Tugayı
- Demirkapı Müstahkem Mevki Komutanlığı
- 1. Kolordu (Çanakkale)
- 16. Piyade Tümeni
- 57. Piyade Tümeni
- Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı
- 5. Kolordu (Bursa)
- 5. Piyade Tümeni
- 6. Piyade Tümeni
- 25. Piyade Tümeni
- 2. Kolordu (Gelibolu)
- Ege ve Akdeniz sahilleri
- 12. Kolordu (İzmir)
- 70. Piyade Tümeni
- 71. Piyade Tümeni
- 63. Piyade Tümeni
- İzmir Müstahkem Mevki Komutanlığı
- Antalya Tugayı
- 12. Kolordu (İzmir)
3. Ordu (Erzincan, Komutan: Orgeneral Kâzım Orbay)
- Doğu Bölgesi
- 9. Kolordu (Sarıkamış)
- 9. Piyade Tümeni
- 3. Piyade Tümeni
- 29. Piyade Tümeni
- 1. Süvari Tümeni
- Erzurum Müstahkem Mevki Komutanlığı
- 8. Kolordu (Merzifon)
- 12. Piyade Tümeni
- 15. Piyade Tümeni
- 7. Kolordu (Diyarbakır)
- 2. Piyade Tümeni
- 10. Piyade Tümeni
- 53. Piyade Tümeni
- 18. Kolordu (Kars)
- 48. Piyade Tümeni
- 51. Piyade Tümeni
- 67. Piyade Tümeni
- Kars Müstahkem Mevki Komutanlığı
- 9. Kolordu (Sarıkamış)
Genelkurmay'ın direkt komutası altındaki birlikler (Ankara, Mareşal Fevzi Çakmak)
- Kocaeli Bölgesi
- 6. Kolordu (Kocaeli)
- 7. Piyade Tümeni
- 41. Piyade Tümeni
- 17. Piyade Tümeni
- 6. Kolordu (Kocaeli)
- Suriye Sınırı
- 17. Kolordu (Maraş)
- 20. Piyade Tümeni
- 39. Piyade Tümeni
- 14. Süvari Tümeni
- 68. Piyade Tümeni
- 17. Kolordu (Maraş)
Türk ordusunun II. Dünya Savaşı'nda kullandığı silahlar
[değiştir | kaynağı değiştir]Tabancalar
[değiştir | kaynağı değiştir]- Mauser C96 (7.63×25mm Mauser)
- Luger P08 (9×19mm Parabellum)
- Dreyse M1907 (7.65 mm Browning)
- FN Model 1903 (9x20 mm SR Browning Long)
- FN Model 1910 (9x17 mm Browning)
- FN Model 1922 (.32 ACP)
- vz.27 (.32 ACP)
- Smith & Wesson Model 10 (.38/200)
Makineli tabancalar
[değiştir | kaynağı değiştir]- MP 18 (7.63×25mm Mauser)
- MP 40 (9×19mm Parabellum)
- Sten Mk II (9x19mm Parabellum)
Piyade tüfekleri
[değiştir | kaynağı değiştir]- Gewehr 1888 (7.92×57mm Mauser)
- Mauser Model 1889 (7.65×53mm Argentine)
- Gewehr 98 (7.92×57mm Mauser)
- Mosin-Nagant (7.62×54mmR)
- Lee-Enfield (7.92×57mm Mauser)
- Mannlicher M1895 (8×57mm IS)
- vz. 24 (7.65×53mm Argentine)
- Lebel-Berthier (7.5×54mm French)
- Karabiner 98k (7.92×57mm Mauser)
Hafif makineli tüfekler
[değiştir | kaynağı değiştir]- ZB vz. 26 (8×57mm IS)
- Breda M30 (6.5×52mm Mannlicher-Carcano)
- MG 34 (7.92×57mm Mauser)
Ağır makineli tüfekler
[değiştir | kaynağı değiştir]- MG 08 (8×57mm IS)
- Schwarzlose M07/12 (7.92x57mm Mauser)
- Ckm wz. 30 (8×57mm IS)
- Hotchkiss M1914 (7×57mm Mauser)
- PM M1910 (7.62×54mmR)
Almanya'nın Balkanlar'a inmesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Almanya'nın Balkanları istilasının hemen ardından İngiltere'nin Türkiye'nin savaşa katılması konusundaki baskıları artmıştır. Churchill'in, Yunanistan'a yurtdışı bir sefer kuvveti göndererek, daha sonra Almanya'nın yumuşak karnına yönelecek bir kama oluşturma projesinin geri tepmesinin de bunda etkisi büyüktür. İngiltere'nin bu girişimi, Hitler'in tüm Balkanları istila etmesiyle sonuçlanmıştı.
Alman ordularının Balkanları istilasının hemen ardından Alman hükûmeti Türkiye'ye bir saldırmazlık anlaşması önerdi. Hitler, devrin Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye gönderdiği kişisel mektubunda, Alman ordularının Türk sınırlarına 85 km'den daha fazla yaklaşmayacağı garantisini kişisel olarak verdiğini belirtmektedir.
Ayrıca Türkiye, Bulgaristan'ın Yunanistan topraklarına girmesine müsaade etmeyeceğini, böyle bir durumda Bulgaristan'a askerî anlamda müdahale edileceğini Alman ve Bulgar makamlarına bildirdi.
Hitler'in İsmet İnönü'ye mektubu
[değiştir | kaynağı değiştir]Hitler'in İsmet İnönü'ye mektubu, Resmî olarak 1 Eylül 1939 sabah saat 5.45'te Alman ordularının Polonya sınırına saldırmasıyla başlayıp 2 Eylül 1945'te Japonya'nın teslimiyet belgesinin imzalanması ile sonuçlanan İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya Devlet Başkanı Adolf Hitler'in Almanya Büyükelçisi Von Papen aracılığı ile Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye yazdığı 1 Mart 1941 tarihli mektup.
Mektupların metni, 1967'de Milliyet’te yayınlandı. Haberde İnönü Türkiyesi'nin Hitler Almanyası'na ‘müzahir’ (arka çıkan) olduğu diye değil, İnönü'nün ülkesini her saldırıya karşı korumaya hazır olduğu şeklinde yorumlanmıştı. Ayrıca şu belirtilmişti: O sırada “kudretinin zirvesinde olan Hitler, bu gibi sözlere nadiren muhatap olmuştu.".[39]
Refah vapuru faciası
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye, Birleşik Krallık'a 4 denizaltı siparişi ve 4 filo uçak siparişi verir. Birleşik Krallık, Türkiye'den gemileri alması için mürettebat gönderilmesi ister. Deniz ve hava kuvvetlerinde görevli bir grup subay ve asker gemileri alması için ilk önce Mısır'a daha sonra da İngiltere'ye gönderilmesi planlanmıştı. Görevlileri taşımak için Milli Savunma ve Ulaştırma bakanlıklarından bir gemi bulunması istendi. Bulunan "Refah" adlı gemi mürettebatıyla 23 Haziran 1941 tarihinde denize çıktıktan sonra Kıbrıs açıklarında torpido ile vurularak batırıldı. Gemide bulunan 202 denizci ve havacıdan sadece 50 kişi kurtuldu. Olaya İtalyan veya Fransız denizaltısının sebep olduğu düşünülmesine rağmen geminin kim tarafından batırıldığı halen bilinmemektedir.
Türk-Alman Dostluk Paktı
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye yönetiminin bu öneriyi kabul etmesi, Müttefiklerle ilişkilerini bir dar boğaza sürüklemiştir. 18 Haziran 1941'de imzalanan saldırmazlık anlaşması Türkiye'nin Almanya ile olan ilişkileri yönünden bir kilometre taşı oldu. Ne var ki 10 Ağustos 1941'de Sovyet Rusya ve İngiltere, ortak notayı Türkiye hükûmetine ilettiler. Bu notada, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı ancak, Montrö Antlaşması gereği Türkiye'nin boğazları savaş gemilerine kapalı tutma taahhüdüne sadık kalmasının gereği belirtilmiştir.
İzleyen yıllar, Müttefiklerin Türkiye'nin kendi cephelerinde savaşa girmesi konusunda baskılarının giderek arttığı yıllar olmuştur.
Erden ve Erkilet'in Doğu Cephesi ziyareti
[değiştir | kaynağı değiştir]Struma Faciası
[değiştir | kaynağı değiştir]1942
[değiştir | kaynağı değiştir]Yıllar | TEFE | Reşat Altını | TL Endeksi |
---|---|---|---|
1938 | 100 | 11,30 | 100 |
1939 | 101,3 | 14,32 | 128 |
1940 | 126,6 | 21,06 | 189 |
1941 | 175,3 | 25,57 | 239 |
1942 | 339,6 | 33,23 | 298 |
1943 | 590,1 | 33,84 | 300 |
1944 | 458,9 | 38,30 | 344 |
Ekmek karnesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Büyük şehirlerde ekmek satışları hükûmet tarafından belirlenen fiyatlar ve miktarlar üzerinden yapılıyordu. Herkesin aldığı günlük ekmek miktarı karnesine işleniyordu. Ekmek karnesi gibi zeytin, şeker vb. ürünler de karneyle verilmekteydi.
- Savaş sırasında yaşanan kıtlığın Türkiye'yi de vurması yüzünden ekmek üretimi çok düşmüştür.
- Herkesin ekmek alabilmesi için ekmek karneleri kullanılmıştır.
- Savaş yıllarında ekmek alabilmek için gerekli olan belgedir.
- Kabul Tarihi 14 Ocak 1942
Milas Bombardımanı
[değiştir | kaynağı değiştir]15 Mart 1942'de, Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları Muğla'nın Milas ilçesini bombaladı ve bombardıman, birçok binaya ve tarlaya zarar verdi. Cephaneliği korumakla görevli olan bir bekçi hayatını kaybetti, karısı ise yaralandı. Olaydan sonra Birleşik Krallık uçakların asıl hedefinin Rodos olduğunu, kötü hava koşullarından dolayı yanlışlıkla Milas'ı bombaladıklarını söyledi ve özür diledi. Ayrıca tüm zararı karşılamayı ve tazminat ödemeyi teklif etti.[41][42]
Gertrude
[değiştir | kaynağı değiştir]1942 yılının yazının başlarında oluşmaya başlayan Gertrude kod adı altında Nazi Almanyası, Bulgaristan Krallığı ile birlikte bir Türkiye'yi işgal planı hazırladı. Doğu Toprakları Bakanlığı'nda bulundan belgelere göre Nazi liderleri er ya da geç Türkçülük ve Türkiye ile Azerbaycan'ın birleşmesinin Almanya'ya bir tehdit oluşturacağını biliyorlardı. "Büyük Turan" adı altında Azerbaycan ve Türkiye'nin birleşmesi tehlikesi 1942 ve 1943 yıllarında Nazi liderleri tarafından sezilmişti. Büyük Ermenistan fikri Türklerin Kafkasya'daki isteklerine karşı dengeleyici bir fikir olabilirdi. Daha sonra Kızıl Ordu'nun Kafkasya'daki ilerlemesi ve Müttefiklerin Sicilya'yı işgali nedeniyle bu fikirden vazgeçilmiştir.[43][44]
Varlık Vergisi
[değiştir | kaynağı değiştir]Varlık Vergisi, 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır. Türkiye vatandaşı olan gayrımüslim azınlıkların servetinin önemli bir bölümüne bu vergi ile devletçe el konulmuş, vergiyi ödeyemeyen veya ödemeyen kişiler Aşkale'de kurulan çalışma kampına gönderilmiştir. Vergi 1944 yılında kaldırıldı.
1943
[değiştir | kaynağı değiştir]Türk askerî heyetinin Almanya ziyareti
[değiştir | kaynağı değiştir]Adolf Hitler tarafından savaş gözlemcisi olarak davet edilmiş olan Cemil Cahit Toydemir liderliğindeki Türk askerî heyeti 26 Haziran 1943 ve 7 Temmuz 1943 tarihleri arasında İngiliz Kanalı, Doğu Cephesi ve Hitler'in Doğu Prusya'daki karargâhı Wolfsschanze'yi ziyaret etti. Wolfsschanze'deki görüşme 7 Temmuz'da 1943'te gerçekleştirilmişti.
Türk askerî gözlemci heyeti Belgorod'da o sıralarda Kursk Muharebesi'ne hazırlanmakta olan Alman ordusunun hazırlıklarını incelemiş, 6. ve 7. Panzer Tümenlerinin yer aldığı Harkov Tatbikatı'na katılmışlardır:
"Tank mürettebatı iyi traşlıydı, en iyi üniformalarını giyiyorlardı ve en iyileri seçilmişti. Bu gösteri von Papen'in düşüncesinden çıkmıştı. Türk subayına, Alman zırhlılarının kudretini sergileyen bu gösteride Mareşal Manstein bizzat eşlik etmiş, sonra da General Hans von Funck bir çadırda kendilerine akşam yemeği vermişti. Türk subaylardan biri Almanlar'ın Türk yardımı olmaksızın Rusları yenebilecek güçlü bir orduya sahip olduklarını gözlemlemişti. Funck ise gece Türk-Alman dostluğunu öven bir konuşma yapmış ve Türkiye'nin Almanlar lehine savaşa girmesi üstüne konuşmuş, ancak gece bittikten sonra ast rütbeli bir topçu subayı olan Gerd Schmückle'ye, Türkiye olsun ya da olmasın, savaş kaybedilmiştir demiştir."
Türk heyetine Schellenberg de eşlik etmiştir. Heyet, Doğu Cephesi'nin ardından inşa halindeki Atlantik Duvarı ve U-bot sığınaklarını incelemiş, Schellenberg aldığı izinle heyete o zamana kadar en sıkı şekilde korunan ve gizlenen silah üretim istatistiklerini göstermiştir. Heyete, ayrıca Berlin'de SS'in uçaksavar sitelerini göstermiş, en yeni makineli tüfeklerini ve otomatik silâhlarını Berlin'in merkezindeki, yeraltı atış poligonlarınıda göstermiştir.
Adana görüşmesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile İngiliz Başbakanı Churchill arasında 30-31 Ocak 1943'te Adana yakınlarındaki Yenice istasyonunda yapılan görüşme sonucunda Türkiye Müttefiklere yaklaşmakla beraber savaşa girmeyi kabul etmemiştir. Çünkü İnönü'nün Türkiye'yi taraf yapacağını belirttiği mühimmatın sadece %4'ü Türkiye'nin eline geçmiştir ve Almanya hala Balkanlarda egemendir.
Kahire görüşmesi
[değiştir | kaynağı değiştir]II. Dünya Savaşı sonrasındaki Uzak Doğu'daki gelişmeleri değerlendirmek maksadıyla; 22-26 Kasım 1943 tarihlerinde Birleşik Devletler'den Roosevelt, Birleşik Krallık'tan Churcill ve Çin Cumhuriyeti'nden Chiang Kai-Shek arasında Kahire Konferansı gerçekleşmiştir. 4-6 Aralık 1943 tarihlerinde Birleşik Devletler'den Roosevelt, Birleşik Krallık'tan Churcill ve Türkiye Cumhuriyeti'nden İnönü'nün arasında İkinci Kahire Konferansı'nda Türkiye'nin savaşa girme durumu görüşülmüş ama bir sonuca varılamamıştır.
1944
[değiştir | kaynağı değiştir]Irkçılık-Turancılık Davası
[değiştir | kaynağı değiştir]2 Ağustos 1944 tarihine kadar Türkiye yönetimi bu baskılara direnmiş, savaşın kaderinin belli olduğu tespitiyle Müttefiklerle anlaşmaya yönelmiştir. Almanya ile ve hemen ardından Japonya ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesme kararı alan Türkiye yönetimi, Müttefik liderleri Şubat 1945'te toplanan Yalta Konferansı'nda, yeni kurulacak Birleşmiş Milletler'e yalnızca 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya'ya savaş açmış ülkelerin katılmasını içeren bir karar almaları üzerine, 23 Şubat 1945'te Almanya'ya savaş ilan etmiştir.
Türkiye, II. Dünya Savaşına Savaşın bitiminden 2 ay önce katılmıştır. Fakat bu savaşa katılım daha çok kâğıt üzerinde gerçekleşerek herhangi bir kayıp gerçekleşmemiştir. Savaşın gelişmekte olduğu sırada ülkede de artan bir İtalya-Almanya yanlısı kamuoyu vardı. Bunların başlıcaları Yunus Nadi, Nihal Atsız, Peyami Safa gibi dönemin tanınmış isimleri idi. Mahkeme sonucunda pek çok zanlı suçsuz bulunmuştur. Türkiye de kendini Müttefikler bazında aklamıştır.
Türkiye, savaşa Birleşmiş Milletler safında katılmasına rağmen Sovyetler tarafından Mihver tarafını tutmakla suçlanmış ve Sovyetlerle Kars Antlaşması'ndan beri uzatılan saldırmazlık antlaşmasının sonunu getirmiştir. Bunun üzerine Türkiye, Sovyetlere karşılık Amerika ile yakınlaşmaya başlamış ve Kore Savaşı'nın ardından NATO'ya katılmıştır.
II. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra, Rusya'nın 93 Harbi'nde aldığı ve daha sonra Brest Litovsk Barış Antlaşması, Gümrü Antlaşması, Moskova Antlaşması ve Kars Antlaşması ile Türkiye'nin geri aldığı Kars, Ardahan ve Artvin vilayetlerini ve İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında askeri üsler isteyince,[45] Türkiye, II. Dünya Savaşı'nın diğer galipleri olan ABD ve İngiltere ile ilişkilerini güçlendirmek için tek-partili yönetimden çok-partili demokrasi düzenine geçmiş ve 1952 yılında NATO'ya üye olmuştur.
Bu tarih yorumunun eksikli bir yanı olarak ise özellikle Nazi Almanyası'nın savaş yıllarındaki Ankara elçisi Von Papen ve onunla yakın ilişkide olan Türk hükûmetinde yetkili ekip gösterilebilir. Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu ve Numan Menemencioğlu'nun da dahil olduğu bu ekip Nazi Almanyası'nın galip gelmesini istemekte, Almanya ile dış ticareti Alman para birimi "Reichsmark" ile yapmakta, TC banknotlarını Almanya'da bastırmakta, Almanya'ya paslanmaz çeliğin ham maddesi olan krom sevkiyatı yapmakta ve Kırım ve Kafkasya'daki azınlıkları askerî harekât yapmakta olan Nazi Ordusunu cephede takip etmek için komutanlar yollamaktadırlar. Böyle bir durumda zaten Türkiye'de var olan ve yaratılan bir Sovyet karşıtlığı mevcuttur.[46]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- Genel
- Ulvi Keser, "Arşiv Belgeleri Işığında Türkiye'de Mülteciler ve Esirler Sorunu" 12 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
- İrfan Bülbül, "İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye'de Sosyal Hayata Olumsuz Yansımaları". 12 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Mücahit Özçelik, "İkinci Dünya Savaşı'nda Türk Dış Politikası". 22 Aralık 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- M. Selçuk Özkan & Abidin Temizer, "İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye'de Karaborsacılık". 26 Mayıs 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Sabit Dokuyan, İkinci Dünya Savaşı Sırasında Yaşanan Gıda Sıkıntısı ve Ekmek Karnesi Uygulaması". 12 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Necati Aksanyar & Murat Biçer, "II. Dünya Savaşı'nda Çıkarılan Varlık Vergisinin Türk Basınında ve Kamuoyunda Yansımaları".
- Ahmet Çelik, "İkinci Dünya Savaşı Sürecinde (1939-1945) Muhalif Basın".
- Sait Dinç, "Atatürk Sonrası Türkiye'de İç ve Dış Politikada Gelişmelere Genel Bir Bakış (1938-1965)". 29 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Çetin Köklü, "İkinci Dünya Savaşı'nda Adana Görüşmeleri ve Etkileri". 12 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Uğur Mumcu (1994), "Kırkların Cadı Kazanı". ISBN 975-478-059-5
- Özel
- ^ Çelik, s. 57
- ^ a b Özçelik, s. 255-256
- ^ Özçelik, s. 260
- ^ a b Özçelik, s. 259
- ^ Çelik, s. 55
- ^ Mumcu, s. 43
- ^ Mumcu, s. 37
- ^ Mumcu, s. 51-52
- ^ Özçelik, s. 260-261
- ^ a b c Köklü, s. 52-53
- ^ Özçelik, s. 261
- ^ a b Çelik, s. 72
- ^ Çelik, s. 73
- ^ a b Çelik, s. 84
- ^ Çelik, s. 85
- ^ Çelik, s. 86
- ^ Özçelik, s. 266
- ^ Zengin, Ersoy; Göktaş, Serdar (2020). "İkinci Dünya Savaşı Sürecinde Türk Ordusunda Yaşanan Salgın Hastalıklar Ve Ölümler". Tarih ve Gelecek Dergisi. 6 (3). 4 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2024.
- ^ a b Dinç, s. 4
- ^ Keser, s. 185
- ^ Bülbül, s. 1
- ^ Özçelik, s. 253
- ^ Bülbül, s. 10-26
- ^ Keser, s. 186
- ^ a b c Aksanyar, s. 382-384
- ^ Dokuyan, s. 198-200
- ^ Bülbül, s. 23
- ^ Bülbül, s. 12
- ^ Bülbül, s. 5
- ^ a b Bülbül, s. 26
- ^ Özkan, s. 322-323
- ^ Özkan, s. 324
- ^ Çelik, s. 77
- ^ Dinç, s.5
- ^ "Ayla Acar, "Basında Tan Olayı - 4 Aralık 1945"". 12 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2014.
- ^ Çelik, s.81
- ^ Mete Tunçay, "İkinci Dünya Savaşı'nın Başlarında (1939-1941) Türk Ordusu", Tarih ve Toplum, S. 35, Kasım 1986, s. 41. (Türkçe)
- ^ Zaloga, Steven J., James Grandsen (1984). Soviet Tanks and Combat Vehicles of World War Two. London: Arms and Armour Press. ISBN 0-85368-606-8, p 108.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Şubat 2016.
- ^ A. Başer Kafaoğlu - Varlık Vergisi Gerçeği s.28
- ^ "2. DÜNYA SAVAŞI'NDA MİLAS PERDESİ ARAŞTIRILDI". 20 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "23 Mart 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi". 7 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Forgotten Legion: Sonderverbande Bergmann in World War II, 1941-1945 by Armin Abramian
- ^ Freiwillige vom Kaukasus. A. Jeloschek, F. Richter, E. Schutte, J. Semler, L. S. Verlag, Graz-Stuttgart, 2003.
- ^ "Stalin'in Türkiye sırrı". Avrupa Ajansı. 1 Aralık 2007. 28 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2009.
- ^ Glasneck, Johannes. Türkiye'de Faşist Alman Propagandası. Onur Yayınları.